Yapıcı Tutum Ne Demek? Cesur Bir Eleştiri ve Derinlemesine İnceleme
Yapıcı tutum. Herkesin dilinde, her fırsatta vurgulanan, genelde de “bunu yapmalısın” veya “şunu yaparsan daha iyi olur” şeklinde çokça tavsiye edilen bir kavram. Ama tam olarak ne demek bu? “Yapıcı” olmak güzel bir şey mi gerçekten, yoksa bazen iyi niyetle yapılmış bir maske, gerçeklerin gizlenmesine mi neden oluyor? Gelin, bu kavramı biraz tartışalım, güçlü ve zayıf yönlerini analiz edelim.
Yapıcı Tutum Nedir?
Yapıcı tutum, genelde insanların çözüm önerileri sunduğu, eleştirilerini yumuşatarak sunduğu ve başkalarını geliştirmeye yönelik iyi niyetli bir yaklaşım olarak tanımlanır. Birisi kötü bir şey yaptığında, onu düzeltmek için yapılması gerekenlere odaklanmak, ona zarar vermek yerine doğru yolu göstermek bu tutumun özü aslında. Giderek daha fazla insanların “daha az sert, daha fazla anlayışlı” olmasını öneren toplumun bir yansıması. Bunu, çoğunlukla “duygusal zeka” ile ilişkilendiriyoruz. O halde, aslında yapıcı bir yaklaşım, birini düzelteceksek bunu ona zarar vermeden, biraz da nazikçe yapmamızı gerektiriyor.
Güçlü Yönler: “Evet, Ama…”
Tamam, yapıcı olmak gerçekten de bir erdem. Kimin hoşuna gitmez ki nazik ve anlayışlı bir eleştiri? Bunu pek çok insana uygulayın, takdir edilirsiniz. Bunu, eleştiriyi yumuşatarak yapmak, başkalarına daha saygılı bir yaklaşım sergilemek, ilişkilerde çatışmaları azaltır. İnsanlar kendilerini savunmasız hissetmeden daha açık fikirli olabilirler. O yüzden, birine işini düzgün yapması gerektiğini söylediğinizde, onun hislerini incitmek yerine, çözüm önerisi sunarsanız, daha sağlıklı bir iletişim kurarsınız.
Mesela, sosyal medya üzerinden yorum yaparken bile insanlar genelde “Sana böyle böyle yapman lazım” demek yerine, “Bunu böyle yapmalısın çünkü şunu sağlayabilirsin” gibi cümleler kurar. İlk başta kulağa gayet mantıklı ve nazik geliyor. Birine yardımcı oluyorsunuz gibi hissettiriyor.
Fakat, biraz daha dikkatlice bakınca… her şeyin bir sınırı var. Yapıcı olmak, bazen tam anlamıyla yapılması gerekeni yapmamak demek olabiliyor. Herkesin en hassas noktasına dokunmak, problemleri yüzeysel çözmek, kimseyi rahatsız etmemek adına gerçeği bazen yumuşatmak… bunlar tehlikeli olabiliyor. Yani, “gerçekleri” yumuşatarak sunmak, zamanla insanları rahatsız edici konularda gerçek bir değişim yapmaktan alıkoyabilir. Ve bu konuda herkesin yapıcı olma çabaları sonunda, kimseyi gerçekten dürüstçe eleştirmediği, herkesin birbirini savunduğu bir ortam yaratabilir. Hepimiz çok nazik olduğumuzda, gerçeklerin yerine o güzel kabuğu korumak daha kolay hale gelir.
Zayıf Yönler: Maskelenmiş Gerçekler
“Yapıcı tutum” aslında kimsenin gerçek duygularını tam olarak ifade etmemesinin arkasına sığınan bir maske de olabilir. Kimseye kırmamak, asıl sorunların üzerine gitmek yerine, tatlı tatlı herkesin kulağına biraz iyilik fısıldamak ve “Bunu yapabilirsin” demek. Bu, bir noktada yapıcı değil, sadece kaçamak bir çözüm haline gelir.
Gerçekten yapıcı olmak için bazen biraz sert olmak gerekebilir. İnsanları rahat bırakmak, onlara “güzelce anlatmak” değil, bazen onları gerçekten sorgulamak ve rahatsız etmek gerekiyor. Ama bu sorular, yapıcı bir eleştiri getirmiyor. Çünkü bazen birine, “Bu yanlış oldu, böyle yapmalısın!” dediğinizde, aslında daha kalıcı bir etki yaratırsınız. “Yapıcı” tutum, çoğu zaman sadece olanı güzelleştiriyor ama asıl önemli olan, bazen insanları rahatsız etmek ve onlara biraz sert ve net şeyler söylemek.
Bir diğer büyük sorun ise, yapıcı tutumun genellikle eleştirel düşünmeyi sınırlayabilmesidir. Yani, insanlara sürekli “iyi hissettiren” çözüm önerileri sunmak, onların düşündüğü kadar ciddi konuları ciddiye almayı engelleyebilir. Özellikle sosyal medyada, herkesin birbirini “yapıcı” bir biçimde desteklediği bir ortamda, sesini yükselten, hakikaten rahatsız edici ama gerçek bir eleştiri getiren kişilere kötü gözle bakılabilir. Burada aslında “yapıcı” olmak, sadece gerçekleri maskeleyen bir hale gelir.
Yapıcı Tutumun Sınırlı Olduğu Yerler
Bazen yapıcı tutum, birisinin vurdumduymaz ve sorumsuz tavırlarını maskelemek için kullanılır. Özellikle iş yerlerinde, grup çalışmalarında, toplumda birilerinin sürekli olarak “olumlu kalmak” adına başkalarına ciddi eleştirilerde bulunmaktan kaçınması, problemi çözüme kavuşturmak yerine derinleştirir. İnsanların sürekli “Bu çok güzel olmuş ama şunu da şöyle yapsanız daha iyi olurdu” demeleri, sadece daha büyük bir kaos yaratabilir. Çünkü kimse, sürekli güzel söylemleri dinlemek istemez. Gerçekten eleştirilen kişi bir şeyleri değiştirme konusunda motive olabilir, fakat tatlı dilin ve yapıcı tutumun arkasına saklanmak, sorunların temele inmesini engelleyebilir.
Sonuç: Yapıcı Olmak Gereksiz Mi?
Sonuçta, yapıcı tutum belli yerlerde gerekli olabilir. Ama bazen “yapıcı olmak” öyle bir noktaya gelir ki, gerçekliği kaybetmeye başlarız. Birinin hatasını nazikçe düzeltmek yerine, o hatayı kendimize saklamayı tercih ederiz. Gerçekten yapıcı olmak, bazen biraz daha sert, biraz daha doğrudan olmak ve “Sen bunu yanlış yaptın, ama işte böyle yapmalısın” demek olabilir.
Yapıcı tutum her zaman gerekli midir? Yoksa bazen daha sert eleştiriler, gerçek anlamda bir değişim yaratabilir mi? Duygusal zekâ mı daha önemli, yoksa sert gerçeği mi görmek gerekiyor? Bu sorular, belki de kendimizi daha derinlemesine sorgulamamıza neden olmalı. Yapıcı tutumun bize ne kadar yardımcı olduğunu düşündüğümüzde, bazen gerçekçi ve keskin olmamız gerektiğini unutmamalıyız.